Geçmişten günümüze gelen hikâye/yaşanmışlık odur ki:

Şair Vehbi, Sultan Yavuz Selim'in yakın dostudur. Bir gün araları açılır ve Şair Vehbi kırgın vaziyette İstanbul'dan ayrılır. Önce Erzurum, oradan Van’a gider. Van müftüsünün yanında kâtip olarak çalışmaya başlar.

Usta şairin ortadan kaybolmasına üzülen padişah, nerede olduğunu kimsenin bilmediği Vehbi'yi bulmak için bir yol düşünür.

Bir şiir yarışması açacaktır. Yarışmanın yöntemini şöyle tespit eder: Kendisi bir mısra yazacak, bunu en güzel şekilde tamamlayana ödül verecektir. Rivayet odur ki bu miktar bin altındır.


 

Ödülün büyüklüğü şairleri  cezbeder. Van müftüsü de padişah tarafından başlanan beyti tamamlamaya çalışarak yarışmaya katılır.

Yazdığını kâtibi Vehbi'ye verir ki temize çekip göndersin. Usta şair, müftünün yazdığını beğenmez ve nezaketle ikna ederek değiştirir.

Beyit müftünün adıyla gönderilir.


 

Tek kişilik jüri olarak sultan gelen şiirleri okurken, sıra Vehbi''nin tamamladığı fakat altında Van müftüsünün adı olan şiire gelince "Tamam" der, "aranan kan bulunmuştur."

Müftüye bir mesaj gönderir.

"Ödülü hakettin. Bin altın senindir. Hemen gönderiyorum. Sen de yanındakini gönder."

                                               

*******

Evet geldik kıssadan hisseye…

Geçtiğimiz gün bir tane Öğretmen arkadaş Siirt’te 10 Kasım’a binaen şahsi hesabından bir paylaşım yaptı.

Paylaşımında Siirtli öğrencileri için “Minik Hewaller” tabirini kullandı akabinde “Kemalist yapacağım” diye bitirdi cümlesini… 

Paylaşımı görünce beynimden vurulmuşa döndüm, çocuklarımız bu sisteme mi emanet!!

Bir öğretmen öğrencisine vatanını, bayrağını, değerlerini, kültürel zenginliklerini sevdirmesi kabul edilebilir bir şeydir ve hatta görevidir. Ama öğretmenlik mesleğine bürünüp bir siyasi ideolojiyi empoze edersen orda dönen çarkta bir şeylerin yanlış gittiğini anlarsın.

Yukarıdaki yaşantının kıssadan hissesi şu oldu bende:

  • Yavuz selim Han’ı yetiştiren eğitim sistemi bizimdi.
  • Şair Vehbi’de aynı eğitim sistemiyle eğitilmişti.
  • Devrin Sultanı, Devrin Şairini yazdığı tek bir dizeyle tanıma kabiliyetine sahip ise dönemin eğitim sisteminin nasıl mükemmel işlediğini bize gösterir.

Yarının neslini yetiştirecek Öğretmen mesleği bu kadar düşürülmemeli ideoloji öğretisine dönüşmemeli.

Ez Cümle Fatihe İstanbul’u nasıl alacağını gösteren bilgeliği veren de, Yavuz’a bir dizeden dizenin sahibini tanıyacak bilgeliği veren de ve en mühimi İstanbul’u dünya ilim diyarı yapan bizim eşsiz milli eğitim sistemimizdi. Batı uygarlığı bizden etkilenerek bizi örneklendirerek sistemlerini kurdu ve bugünkü muassır medeniyetler seviyesine ulaştı!! Biz ise kendi eğitim sistemimiz geri diye onlardan aldığımız sistemle bugün bir arpa boyu yol kat edememişiz. Görünen köy uzakta değildir vesselam.

Umarım girdiğimiz çıkmaz sokaktan dönmek istediğimizde vakit çok geç olmaz.