Aile nedir?

Aile tanım bakımından birçok anlamı bulunmaktadır, lakin en basit anlamı: Aile, evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik:
Toplumu oluşturan en küçük yapı.
Bu küçük yapıda bile kaybolmak mümkün mü? 
Evet maalesef artık mümkün..
Sahi biz en son ne zaman aile gibi olabildik.
Babamız iş yerinden gelirken,heyecanla aşağıdaki araba seslerinden babamızın arabasının sesini beklerken veya merdiven boşluğunun yanan ışıklarının; yukarı çıkmak için bize doğru gelen babamıza ait olduğunun heyecanını yaşarken, iş dönüşü en son ne zaman tam aile olarak karşılandık kapıda veya kapıyı açan eşin veya çocuğun elinde telefon olmadan gözlerine bakıp hoşgeldin diyen var mı? Hala aramızda 

Acaba hala akşam şu proğram var deyip, ailece televizyon başında tam kadro bulunan aileler bulunuyor mu?
Yada yer sofrası kurulurken tüm çocukların aynı anda bulunduğu bir aile.

Düşünün ki toplumun en küçük yapısında bile, birbirimize bu kadar uzak yaşayan bir  toplum olma yoluna doğru hızla yuvarlanıp gidiyoruz.

Neden ama..?

SOSYAL MEDYA FAKTÖRÜ!

Küreselleşme ve hızla gelişen teknoloji, insanların yaşam, giyim ve tüketim tarzlarından iletişim alışkanlıklarına kadar pek çok alanda değişiklik yaşamasına sebep olmuştur. Bu önemli değişikliklerden biri de sosyal medyanın hızlı bir şekilde yaşamımızın her anına dahil olmasıdır.

Sosyal Medya ve şahıs İlişkisi yatarken,yemek yerken, gülerken, ağlarken, kızgınken ve hatta mahremiyetin sınırlarını zorlayıp insanlar neredeyse yatak odası pozlarına kadar her anını, fotoğraflayıp çeşitli platformlarda paylaşıyor.

AİLE MAHREMİYETİ PEKİ!

Sosyal medyanın en yıkıcı yanı maalesef ki burda başlıyor.
Eşini sokakta hava kararmadan içeri alan bir toplumdan eşini mutfakta veya banyoda üstündeki gece elbisesiyle, sosyal medya mecralarımda paylaşıp, sonra beraber beğeni sayılarına bakan topluma dönüştük maalesef.

Babamızın odaya geçmesiyle, saygıdan ayaklarını toplayıp sessizliğe bürünen bir yapıdan,  babamızın ensesine neredeyse tokat atıp, sosyal medyada paylaşan bir hale geldik.

Düğün fotoğraflarımızı bile eşimizin başı açık diye kıskanıp saklayan bir yapıdan,  eşimizle, hangimizin takipçi sayısı daha fazla diye yarışan bir nesil olup çıktık maalesef.

Ailelerimizin gece bizi uyutmak için korkutup yatağa göndermek için tehdit ettirdikleri öğretmenlerimize karşı olan saygılı bir toplumdan, öğretmenlerimize sosyal medyadan dalga geçen bir topluma dönüştük maalesef.

Belki kıyaslamalara devam edersem, yazının sonunu getirme imkanım olmayacak kadar çok örneği var ama ben işin özetini sizlerle paylaşmak istedim.

Kısacası büyüdükçe yalnızlaşan bir evin içinde bile farklı dünyalarda,birbirimizden habersiz yaşayan birer birey olup çıktık.

KALIN SAĞLICAKLA...