Milli Eğitim Bakanlığı yeni öğretim programını “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında duyurdu. 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılına
öğretim programındaki köklü değişikliklerle başlayacağız.
Önümüzdeki yıl okul öncesi, 1. 5. ve 9. sınıflardan başlayarak kademeli şekilde hayata geçecek olan programın tüm kademlere uygulanması 4 yılı bulacak.
% 35 oranında bir sadeleştirme söz konusu ancak sadeleşen konuların yerine neler konuldu konuşacağız.
Yeni öğretim programı için 10 günlük bir süre zarfında 67 bin öğretmenden görüş alındı.
Ancak alınan görüşler doğrultusunda herhangi bir değişiklik yapıldı mı yapılmadı mı bilinmiyor.
Görüşlerimiz havada kaldı.
Eğitimin içinde birebir mücadele eden, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarını birebir gözlemleyen öğretmenlerin görüşlerinin pek de önemi yok nasılsa değil mi?
Genel değişikliklere bakacak olursak milli ve manevi değerlerin fazlaca yer aldığını görüyoruz.
Erdem, ahlak, merhamet gibi değerler başlıca yer alan kavramlar.
Yeni öğretim programı ile bütüncül eğitim modeli benimsenmiş. Bireyi zihinsel, sosyal, duyusal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören bir sistem.
Bu sisteme göre öğrenci kendisi, ailesi, çevresi ve içinde yaşadığı topluma göre değerlendirilir, deniliyor.
Ama biz eğitimin çıktısını alırken öğrencinin 40 dakikalık bir sınav sonunda, boş bir kâğıda kendini ne kadar ifade edebildiğine bakıyoruz.
Bir sayfalık kâğıda göre öğrenciyi değerlendiriyoruz.
Müzik yeteneğini olan bir öğrencin okulda hiçbir müzik aleti ile karşılamamasını, resmin yeteneği olan bir öğrencinin okulunda resim öğretmenin olmamasını önemsemiyoruz.
Kütüphanesi, laboratuvarı, spor salonu, akıllı tahtası dahi olmayan okullarımızı görmezden gelip öğretim programı ile bütün sorunların çözüleceğini düşünüyoruz.
Eğitim sisteminin giderilemeyen eksiklikleri, öğrencilerin bütün olarak algılanıp keşfedilmesini ve yönlendirilmesini zorlaştırdığı kesin.
Yetkin ve Erdemli İnsan yaklaşımında “düzenli ve sağlıklı beslenen çocuklar yetiştirmek” diye bir kavram var ancak kavramın içini dolduran bir uygulama yok.
Okul öncesi eğitim kademesinde uygulanan ve sadece bir eğitim dönemi devam edebilen, sessiz sedasız kaldırılan “ücretsiz yemek” uygulaması bunun en net kanıtı. Fikir var, icraat yok.
Erdem- Değer- Eylem Modeli’ni bu öğretim programı ile ilk kez duyduk.
Huzurlu insan, huzurlu aile ve neticesinde huzurlu toplum hedefleniyor.
Hedefler harika ama hedefe ulaştıracak gerekli şartlar maalesef yine yok.
Toplumda içi boşaltılan değerlerin okullarda sadece kelime olarak çocuklara öğretilmesi o çocuğu erdemli ve ahlaklı yapmıyor.
Eğitim sisteminin temelindeki sorunlara hala çözüm bulunamamışken hiçbir görüş alınmadan alelacele bir öğretim programı çıkartılıyor.
Pilot uygulama dahi yapılmadan…
Ne bu acele?
Eğitimde gerçekleşen her türlü değişime alıştık.
Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı ülkemizde en çok değişen bakanlık. Haliyle her gelen de kendi ideolojisine göre sistemi değiştiriyor.
Oysa eğitim sistemi süreklilik ister.
Ancak son 20 yılda 3. kez değişiyor.
Bu değişimlerin geri dönütü alınmadan yeni bir sistem daha getiriliyor.
2017-2018 yıllarında değişen öğretim programı ile okula başlayan öğrenci hala okuldan mezun olmadı.
Dolayısıyla bir önceki öğretim programının çıktısı henüz alınmadan yeni öğretim programı uygulamaya konuldu.
Din derslerini artıran bir anlayış ile oluşturulmuş yeni öğretim programı…
Peki sadeleştirme nerelerden yapılmış?
Atatürk ve Cumhuriyet’ten...
Diğer sadeleştirilen alanlar bilim, felsefe ve sanat…
“Bize ait bir müfredat” derken kasıt nedir?
Bilim evrenseldir. Kimseye ait değildir.
Atatürk’ün ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefinin bize yol göstermesi gerekirken “eğitim-öğretim” kelimesini kullanmaktan imtina edip “maarif” kelimesinin kullanılması programın içeriğinin dışa yansımasıdır bence…
İsim olarak geriye gitsek de uygulamadan alınan verim açısından umarım ileriye gideriz…