Hakîkat-i Muhammediyye’ye yakınlaşabilmek, akıldan ziyâde muhabbet ve aşkla mümkündür.

O’nun bu âleme şeref verdiği Rabîulevvel semâları, mü’minlere rahmet ve gufrân olarak açılmıştır.

Kaynaklarımızın verdiği bilgiye göre, Allah Rasûlü’nün süt annelerinden biri de tâlihli hâtun Süveybe’dir. Bu hanım, Rasûlullâh’ın düşmanı olan Ebû Leheb’in câriyesi idi.

Süveybe hâtun, Ebû Leheb’e yeğeninin doğum müjdesini haber verince, Ebû Leheb, sırf kavmî asabiyetten dolayı bu câriyeyi âzâd etti. (Halebî, I, 138) Bu ırkî asabiyetten meydana gelen sevinç bile, Ebû Leheb’in Pazartesi geceleri azâbını hafifletmeye yetti.

Abbâs t şunları anlatır:

Kardeşim Ebû Leheb’i ölümünden bir sene sonra rüyamda gördüm. Kötü bir hâlde idi:

“−Sana nasıl muâmele edildi?” diye sordum. Ebû Leheb:

“−Muhammed’in doğumuna sevinerek Süveybe’yi âzâd ettiğim için Pazartesi günleri azâbım biraz hafifletilmektedir. O gün baş parmağımla işâret parmağım arasındaki küçük bir delikten çıkan su ile serinlemekteyim.” cevâbını verdi.[1]

İbn-i Cezerî şöyle der:

“Ebû Leheb gibi bir Peygamber düşmanı, Allah Rasûlü’nün doğduğu gün sırf kavmî hislerle gösterdiği sürûr sebebiyle cehennemde azâbı hafifletilirse, Peygamber Efendimiz’in doğduğu geceye hürmet gösterip Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi aşkına gönlünü ve sofrasını açan bir mü’minin Hak katında ne tür lutuf ve keremlere nâil olacağını bir düşünmek îcâb eder!.. Yapılması gereken, Allah Rasûlü’nün doğdukları ayda bol bol mânevî sohbetler yapıp feyz tâzelemek, mübârek ayın rûhâniyetinden istifâde edebilmek için ümmete ziyâfetler vermek, fakir, garip, yetim, çâresiz ve kimsesizlere her türlü iyiliği yaparak mahzûn gönülleri şâd etmek, onları sadakalarla sevindirmek ve Kur’ân okuyup okutmaktır...”

Dipnot:

[1] İbn-i Kesîr, el-Bidâye, Kâhire 1993, II, 277; İbn-i Sa’d, I, 108, 125.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Emsalsiz Örnek Şahsiyet, Erkam Yayınları

Editör: Haber Merkezi