ŞANLIURFA – Türkiye’nin tarım tarihinde özel bir yere sahip olan Şanlıurfa, ata tohumlarını yeniden toprakla buluşturarak hem geçmişin mirasını yaşatıyor hem de geleceğe yönelik sürdürülebilir tarımın temellerini güçlendiriyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen "Mirasımız Yerel Tohum" projesi, tarımda genetik çeşitliliğin korunmasına ve yerel üretimin teşvik edilmesine yönelik önemli adımlar içeriyor.
Binlerce Yıllık Miras Toprakla Yeniden Buluşuyor
İnsanlık tarihinin en eski tarım faaliyetlerinin izlerine ev sahipliği yapan Şanlıurfa, Göbeklitepe’den bu yana tarımın beşiği olma kimliğini koruyor. Şimdi ise bu kadim topraklar, endüstriyel tarımın getirdiği tek tipleşmeye karşı, yerli ve genetiği değiştirilmemiş ata tohumlarıyla doğal ve sürdürülebilir üretimin merkezi olmaya hazırlanıyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’ın öncülüğünde yürütülen projede, yerel tohumların korunması, çoğaltılması ve çiftçilere yeniden kazandırılması amaçlanıyor. Şanlıurfa Akıllı Tarım Uygulamaları Merkezi’nde geliştirilen bu vizyoner projede ilk etapta Urfa biberi, Birecik patlıcanı, tat karpuzu, şelengo, yerel domates, kabak, kavun, susam ve arpa gibi ata tohumu ürünleri yetiştiriliyor.
"Sadece Tohum Değil, Kültür ve Kimlik de Korunuyor"
Başkan Mehmet Kasım Gülpınar, projenin sadece tarımsal değil, aynı zamanda kültürel bir miras taşıdığını vurgulayarak şunları söyledi:
"Ata tohumlarını yaşatmak, sadece bir tarım meselesi değil; bu, aynı zamanda bu topraklara ait bilgeliğin, geleneğin ve tatların korunmasıdır. Mezra’nın patlıcanı veya Urfa’nın biberi, sadece bir sebze değil; bir bölgenin hafızası, kültürü ve kimliğidir. Bu ürünler başka hiçbir yerde aynı tat ve aromayı vermez. İşte biz bu benzersizliği korumakla yükümlüyüz."
Endüstriyel Tarıma Karşı Doğal Direnç: Ata Tohumu
Gelişen teknolojiyle birlikte hibrit ve genetiği değiştirilmiş tohumların yaygınlaşması, verimi artırsa da ekolojik denge ve halk sağlığı açısından ciddi tartışmaları beraberinde getiriyor. Ata tohumlarının yeniden gündeme gelmesi, bu risklere karşı doğal ve güvenli bir alternatif sunuyor. Şanlıurfa’da yürütülen projeyle hem genetik erozyonun önüne geçilmesi hem de kuraklık ve sıcaklık gibi bölgeye özgü iklim koşullarına dayanıklı ürünlerin teşviki hedefleniyor.
Projede, deneme üretimleri başarıyla tamamlanan yerel ürünler, fide haline getirilerek çiftçilere ücretsiz dağıtılacak. Böylece hem üreticinin girdi maliyetleri düşürülecek hem de ata tohumlarının yaygınlaşması sağlanacak. Ayrıca bu ürünlerin tescil edilerek coğrafi işaretle korunması, gastronomi turizmine de katkı sağlayacak.
Sadece Şanlıurfa Değil, Türkiye Kazanacak
Gülpınar’a göre bu proje, yalnızca Şanlıurfa’nın değil, tüm Türkiye’nin tarımsal geleceği için model niteliği taşıyor. Sıcağa dayanıklı, az su isteyen ve bölgeye adapte olmuş bu tohumların yaygınlaştırılması, iklim krizine karşı tarımsal direnci artıracak, çiftçinin sürdürülebilirliğini güvence altına alacak.
"Toprağımıza özgü, genetiği değiştirilmemiş ürünleri yaşatmak, ülkemizin tarımsal bağımsızlığı ve halk sağlığı için elzemdir. Tarımda dışa bağımlılığı azaltmak istiyorsak, önce kendi öz kaynaklarımızı değerlendirmeliyiz," diyen Gülpınar, yerel tarımı bir kalkınma politikası haline getirme kararlılığında olduklarını ifade etti.
Tarımsal Geleceğe Yerel Bir Yolculuk
Projenin uzun vadeli hedefleri arasında yerel üretici ağlarının kurulması, ata tohumu bankalarının yaygınlaştırılması, ekolojik tarım eğitimlerinin artırılması ve Şanlıurfa’nın Türkiye genelinde örnek bir yerel üretim üssü haline getirilmesi yer alıyor.
Şanlıurfa, binlerce yıllık tarım geçmişinden aldığı güçle, doğal kaynaklarını koruyan, sağlıklı üretimi teşvik eden ve kültürel mirasını yaşatan bir vizyonla yoluna devam ediyor. Ata tohumlarıyla başlatılan bu sessiz devrim, geleceğin tarım politikalarının da yol haritası olma potansiyeli taşıyor.
Bu Bir İlandır