Vefatının 8. seney-i devriyesinde Eyyüp Cenap GÜLPINAR’a dair söylenecek çok fazla söz var muhakkak. Çetin bir coğrafyanın güzel kalpli insanı, siyasetin içinde mümtaz bir şahsiyet, en zor zamanların güvenli limanı, gönül insanı, yerine göre dost , yerine göre abi ve bir çoklarına gore manevi baba olan bir lider.

Bundan tam 8 yıl evvel bir gece yarısı ansızın , ardında on binlerce gözü yaşlı sevenini bırakıp ebedi aleme göç etti. Siyasette çok uzun yıllar çok önemli görevler ifa etmesine rağmen O hiçbir zaman siyasetin büyülü atmosferine kanmayan bir mutmain kişilik olarak yerini aldı. Siyasette ve bütün hayatı boyunca hep gönüller kazandı.

Tarihin kendisine verdiği büyük ve önemli bir sorumluluğun hakkını vermekle, yaralı gönülleri onarmakla, mazlumların ocağını tüttürmekle, ilim ve irfanla iştigal etmeyi kendine şiar edindi hep.

Uzun yıllar milletvekilliği, Devlet Bakanlığı ve Meclis Başkan Vekilliği makamlarında görev almak bile tevazusunda en ufak bir değişikliğe sebep olmadı.

O herkes gibi olmayı yeğledi her zaman. Onun gönül dünyasında mal, mevki, makam, şatafat hiç olmadı. Daha fazlasını elde edebilecekken ALLAH’ın kendisine verdiği maddiyatı her zaman paylaştı.

Hep ölçülü olmayı tercih etti.

 İçinde yaşadığı bölgenin o amansız acımasız şartlarında dahi  anlayana doğruları anlattı, anlamayana doğrunun nasıl yaşandığını ilkelerinden asla taviz vermeden gösteren bir dava ve devlet adamıydı.

Devletin kendisine verdiği imkanları ,insanlar üzerinde nüfuz kuranların aksine O bunların hiçbirini kullanmaya dahi tenezzül etmedi. O daha derin bir dünyanın daha ulvi bir ahvalin misyonunu üstlendi daima ve bu hal üzerine yaşadı.  Hep veren el olmayı seçti. Bu yüzden onu tanıyanların  gönlünde büyük bir saygı, muazzam bir tesir bıraktı.

Dünyalık bütün işleri elinin tersiyle itti. Belki de bu yüzden bu kadar çok sevildi rakip, muhalif, tanıyan tanımayan herkes tarafından. Çünkü Cenap GÜLPINAR demek güven demekti.

Yapmış olduğu görevler bakımından da siyaseti çok büyük bir eşiğe taşıdı. Kendisinden sonra geleceklere de yine bizzat kendisi tarihi bir rol biçmiş olacaktı. Çünkü siyasetin içinde Cenap GÜLPINAR gibiler var dedirtmek gerçekten büyük bir maharetti... Günlük işlerin, küçük hesapların içine girmedi hiçbir zaman. Daha geniş bir perspektif daha açık bir ufukla baktı çevresinde olup biten bütün işlere. Bir sonraki günün değil sonraki nesillerin öncüsüydü çünkü. Tam da bu yüzden olacak ki öldüğünde 3 kuşak vardı cenazesinde aynı yürek acısıyla hep bir ağızdan Tekbir: Allah-û Ekber diyerek...

7’den 77’ye herkes için büyük bir miras bırakarak ayrıldı bu fani dünyadan. “Benim kimsem Allah yolunda olan herkestir. Allah yolunda olan da senden haksızlık istemez” dediği herkes gerçekten o gün oradaydı.

Ve kimsesizlerin kimsesi Cenap Baba diyerek onu son yolculuğuna uğurluyorlardı...

Ölümünden sonra çok şey yazıldı söylendi. Hep güzel anıldı güzel söylendi, güzel hatırlandı

Bıraktığı boşlukla ne kadar ender bir şahsiyet, nasıl muntazam bir denge, ne denli güçlü bir otorite olduğunu yine kanıtlamış oldu...

Bundan sonra da söylenecek ve söylenmesi gereken pek çok kıymetli söz ve hatıra var ama gerisi bu sayfalara sığmaz. Onun istediği gibi rızasını Rabbimizden niyaz ederek onu bu vesileyle bir kez daha anmış olalım... Ramazan ayının bu  gününde onu rahmetle ve minnetle yad ederek ruhuna fatihalar okuyalım.

Bizlere bıraktığın kalıcı güzel iz’ler için ve şahitlik etme fırsatı için şükranlarımızı sunalım...

Birçokların deyimiyle Cenap BABA'YI iyiki tanıdık. Mekanın Cenneti âlâ olsun.