Kafkasya Cephesi’nde 1914 yılında büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanan Sarıkamış Harekâtı’nda Hakk’a yürüyen şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

SARIKAMIŞ HAREKATI
22 Aralık 1914’te tarihimizin en kara günlerinden biri yaşandı. Aralık ayının son haftası, Kafkasya Cephesi’nde büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanan Sarıkamış Harekâtı’nın yıl dönümüdür. Peki Osmanlı’yı Sarıkamış Hârekatı’na iten sebepler neydi? Sarıkamış’ta neler yaşandı?


22 Aralık 1914’te başlayan Sarıkamış Harekâtı 18 gün sürdü. Binlerce kahraman Mehmetçiğin şehit düştüğü harekâtın üzerinden 102 yıl geçti. Harekâtın ilk 2 gününde Osmanlı askerleri Rus birliklerine karşı kahramanca mücadele etti. Enver Paşa’nın emriyle başlayan harekâtın amacı ise Rusları kuşatmak ve Kars, Ardahan, Artvin gibi Anadolu’nun kuzeydoğusundaki illerini geri almaktı.

SARIKAMIŞ’TA NELER YAŞANDI?
Kars ve Ardahan’ın yanı sıra Sarıkamış da “93 Harbi” diye bilinen 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar’ın eline geçmiş ve Sarıkamış'a kuvvetli bir Rus garnizonu yerleştirilmişti

Birinci Dünya Savaşı’na girmemizden hemen sonra, devletin en güçlü adamı olan Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa, Anadolu’nun doğusunu Rus işgalinden kurtarıp Kafkaslar’a uzanabilmek için öncelikle Sarıkamış’ı hedef alan bir harekât hazırlığına girişti. Paşa’yı harekâta yönlendirenlerin başında, onun gibi “sarayın damadı” olan bir başka asker, Albay Hafız Hakkı Bey vardı.

SARIKAMIŞ’TAKİ FELAKETİN SORUMLUSU KİM?
Enver Paşa’nın plânına göre, Üçüncü Ordu’nun bir kolordusu Allahuekber Dağları’nı geçecek ve Sarıkamış kuşatılacaktı.

Ama bazı komutanların “Sarıkamış’a ilk giren olma” hayaliyle kendi başlarına harekete kalkışmaları, Hafız Hakkı Bey'in kaçan Rus birliklerini takip ederek kuşatma hattını lüzumsuz yere genişletmesi ve onbinlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan daha uzun bir yoldan dağlara tırmandırması büyük felâketi getirdi. Neticenin kötü olacağını hisseden bazı komutanlar, zaten daha önce ardarda istifa etmişlerdi.

Öncü birliklerimiz Sarıkamış’a girmeyi başardılar ama şehit oldular ve asıl facia dağlarda yaşandı. Onbinlerce askerimiz soğuktan donarak sonsuz bir uykuya daldı, binlercesi de tifüsten kırıldı. 25 ve 26 Aralık günlerinde vaziyetimiz çok daha kötüleşti ve 3 Ocak’ta artık her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hafız Hakkı Bey’i “Paşa” yapıp Üçüncü Ordu’nun başına geçirdikten sonra Erzurum’a döndü. Hafız Hakkı Paşa da geri çekilme emri verdi ve Sarıkamış harekâtı büyük bir hüzünle noktalandı.

ENVER PAŞA’YI KARALAMAK İÇİN KULLANDILAR
Ama, o günlerin Türkiye’si Sarıkamış’ta neler yaşandığından haberdar olamadı. Gazetelere örneğine bugüne kadar bile rastlanmamış olan bir sansür uygulanmış ve Sarıkamış harekâtı ile ilgili tek bir satır haber yahut resim çıkmamıştı.

Sarıkamış faciası ancak sekiz sene sonra, emekli Binbaşı Şerif Bey’in 1922 yılında yayınladığı bir kitap sayesinde öğrenildi ama kitapta bazı hadiseler bir hayli abartılmış, meselâ “donarak şehit olan 90 bin asker” iddiası ortaya atılmıştı.

Abartmaların gerisinde o günlerin Ankarası’nın İttihad Terakki dönemini, özellikle de Enver Paşa’yı karalama ihtiyacı vardı.

İstiklâl Savaşı'nın en zor günleri yaşanıyordu, Rusya'da bulunan sabık başkumandan Enver Paşa da Mustafa Kemal'in başarısız olması hâlinde memlekete dönüp onun yerini alabilmek için Batum'da bekliyordu. Ankara, işte bu yüzden Enver Paşa aleyhinde bir karalama kampanyasına girişmeye mecbur kalmıştı ve Sarıkamış bozgunuyla ilgili abartmalar bu kampanyanın parçasıydı.

90 BİN ASKER DONARAK ÖLDÜ YALANI
"90 bin asker" iddiasını Enver Paşa ve arkadaşlarının "Bolşevik oldukları", "Ruslar'dan para aldıkları", hattâ "erkeklerle kadınların birarada dolaşmasına izin verdikleri" şeklinde daha başka aleyhte propagandalar takip edecekti...

Genelkurmay'ın çok daha sonraki senelerde yaptığı değişik yayınlarda Sarıkamış'ta şehid düşen asker sayısının 90 binin çok altında bulunduğunu, muharebeye katılan Üçüncü Ordu'nun mevcudunun o sırada 118 bin, muharip asker sayısının da 75 bin olduğunu defalarca duyurmasına ve Ruslar'ın da "donarak can vermiş 23 bin Türk askerini defnettiklerini" açıklamalarına rağmen "90 bin şehid" iddiası bugüne kadar devam etti... (Murat Bardakçı, Habertürk, 2012)

RUSLAR 30 BİN CİVARINDA TÜRK ASKERİNİ DEFNETTİ
Türk ordusunun Sarıkamış’ta 90.000 şehid verdiği neredeyse genel bir kabul halini aldıysa da bu doğru değildir. Şehid sayısı konusunda en güvenilir tesbit Ruslar’a aittir. Zira şehid naaşları, karların erimeye başlaması üzerine Rus yetkililerinin nezareti altında müslüman köylülerden oluşturulan işçi grupları vasıtasıyla toplanıp imamlar gözetiminde icra edilen dinî merasimin ardından toplu mezarlara defnedildi. Büyük bir ciddiyetle yürütüldüğü anlaşılan defin işlemlerinin tamamlanmasından sonra her bir mezarın başına oraya kaç şehid defnedildiğini gösteren bir tabela asıldı.

Böylece 18.000’i Sarıkamış civarında olmak üzere toplam 23.000 şehidin defnedildiği tesbit edildi (Maslofski, s. 152). Ancak bunların dışında naaşlarına ulaşılamayanlarla 11. Kolordu’nun Aras vadisinde verdiği şehidler de vardı. Bunlar da göz önüne alındığında toplam şehid sayısının Üçüncü Ordu Kurmay Başkanı Felix Guse’nin de ifade ettiği gibi 30.000 civarında olduğu anlaşılır (Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi, s. 41).

General Yudeniç’in günlüğünde ifade edildiğine göre 200 kadarı subay olmak üzere 20.000 civarında Türk askeri de esir edilmişti. Rus savaş raporlarına göre sadece 9. Kolordu’dan esir alınan 200’den fazla subay ve 6000 asker vardı. 9. Kolordu Kumandanı Ali İhsan Latif Paşa da üç tümen kumandanı ve bütün karargâhıyla birlikte esirler arasındaydı (Nikolski, s. 92, 94, 97). Rus basını onun esaretini abartılı bir şekilde duyurdu. Hakkında küçültücü ifadelere yer vererek 30.000 kişiyle birlikte esir düştüğünü yazdı (İhsan Latif, s. 6-7). Osmanlı basını ise bu haberleri yalanlayarak gerçeği kamuoyundan saklama yoluna gitti.

Götürüldükleri kamplarda yaralarına bakılmayan ve çok kötü şartlarda tutulan esirlerin önemli bir bölümü hayatını kaybetti. Sağ kalanlar ise Bolşevik İhtilâli’nden sonra dönebildi. Şehidler ve esirlerden başka etraftaki köylere dağılanlar, hastalar ve yaralılar da vardı. 8 Şubat 1915 tarihli kayıtlara göre hastahanelerde 15.808 hasta ve yaralı bulunuyordu (Birinci Dünya Harbinde, II, 476). Özellikle tifüs çok can almıştı. Hâfız Hakkı Paşa da Erzurum’da bu hastalıktan ölenler arasındaydı (12 Şubat 1915).

Ruslar’ın kayıpları da çok fazlaydı. General Yudeniç’e göre Ruslar 26.000 asker kaybetmişti ve bunların bir kısmı donarak ölmüştü (Shaw, s. 834). General Maslofski’nin verdiği rakamlar biraz daha ayrıntılıdır. Ona göre 20.000’den fazla ölü, yaralı ve hasta, 9000’den fazla donarak ölen vardı (Umumî Harpte Kafkas Cephesi, s. 149). Kumanda kademesinin deneyimli subayları da ölenler arasındaydı.

Bu kayıplara esir düşen 2000’in üzerindeki Rus askeri de ilâve edildiğinde Rus ordusunun uğradığı toplam zayiatın 30.000 civarında olduğu ortaya çıkar. Sarıkamış macerası aslında abartıldığı ölçüde yüksek kayıp rakamları ile değil Osmanlı Devleti’nin askerî gücünün müttefiklerinin savaş hedefleri uğruna heba edilmesinin bir göstergesi olarak tarihteki yerini almalıdır.

Kaynak: Diyanet Ansiklopedisi, İLİM  VE İHSAN

Haber: Murat Karadeniz

Editör: Haber Merkezi