Vefat eden bir Müslüman iki şekilde şehit olur:

1. Hakiki Şehit

İslam'ın yücelmesi (ila-i kelimetullah), vatan müdafası için savaşırken ölen Müslümanlar. Bu kimseler yıkanmaz, kefenlenmez, namazları kılınıp kanlı elbiseleri ile defnedilir. Uhud, Bedir ve Çanakkale şehitleri gibi.

2. Hükmi Şehit

Hakiki şehidin şartlarından birini taşımaması sebebiyle yıkanıp kefenlenen ve ahiret itibariyle şehit olanlardır. Savaşta yaralandıktan sonra yiyip içen, uyuyan, tedavi gören, başka bir yere nakledilen ve daha sonra ölen kimseler; deprem, yangın, sel felaketi, afet ve benzeri musibetlere maruz kalarak ölen, mide ağrısından ölen, doğum sırasında ölen, suda boğularak ölen, kolera, veba ve veremden ölen, göçük altında kalarak ölen, ilim yolunda ölen Müslümanlar da hükmen şehittirler. (bk. Buhari, Cihad, 30, Tıb, 30; Ebu Davud, Cenaiz, 11, 16; Nesai, Cenaiz, 14; Malik, Cenaiz, 36)

Bin Aydan daha hayırlı Kadir Gecesi Bin Aydan daha hayırlı Kadir Gecesi

Bu bağlamda, depremde vefat eden Müslümanların hükmi şehit olarak değerlendirilebileceği söylenebilir.

Zaruret durumları haricinde bunlar da diğer ölüler gibi yıkanır, kefenlenir ve namazı kılındıktan sonra defnedilir.

Kefenleme normal şartlar altında erkekler için üç parça; kadınlar için de beş parça bez ile yapılır. Buna yetecek kefen örtüsü bulunamaması halinde kefenleme, erkekler için iki parça; kadınlar için de üç parça bez ile yapılır. Bunların da bulunamaması halinde vücudun bütününü örtecek bir bez kefen için yeterli olur. (bk. Müslim, Cenaiz, 44) Bu durumda kadın ve erkeğin kefenlenmesi arasında fark yoktur.

Bununla birlikte kefen, bez vb. malzemenin bulunamaması veya farklı sebeplerle kullanılamaması durumunda, ceset torbasının kefen sayılarak cenazenin defnedilmesi de caizdir.  (Sorularla İslamiyet)

Editör: Haber Urfa