Geçtiğimiz Cuma Diyanet İşleri Başkanı Profesör Doktor Ali Erbaş Cuma hutbesinde aile yapısını ve toplumu ifsat etmek için çalışan gruplara atıfta bulunarak,

 “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir… Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim” şeklinde ifadelerle İslam’ın bu konudaki yaklaşımını ortaya koydu.

Ancak Osmanlı Devleti’nin son demleri ve Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülkemizde sistematik bir şekilde Müslümanların inançlarını ve ibadetlerini hedef alan, toplumu ifsat etme yönünde çalışma içinde olan karanlık eller Erbaş’ın açıklamasını fırsat bilerek Diyanet İşleri ve Başkanını hedeflerine koydu…

Diyanet işleri Başkanının “nefret söyleminde bulunduğunu iddia ederek Ali Erbaş Hoca hakkında suç duyurusunda bulunma cüretinde de bulundular.

Diyanet İşleri Başkanının fikrini ifade etmenin ötesinde Kur’an’ı Kerim’in asırlar önce bizlere bildirdiği hükmünü dile getirdiği için hedef alan bu sapkın güruh; Zamanında tek gayesi hakkı söylemek olan ve Yüce kitabımız Kur’an’da da ifade edilen “Emaneti ehil olana veririniz” ayeti kerimesini insanlara hatırlattığı için hedef tahtasına konan “sevilen , saygı duyulan kanaat önderini hatırlattı... 

Ankara Barosunun Başını Çektiği hemen ardından İzmir, Diyarbakır ve Şanlıurfa Barosunun açıklamasıyla nihayetlenen çirkin açıklama süreci bize bir kez daha küfrün tek millet olduğunu gösterdi.

Zincirin halkaları gibi birinden ses gelince ötekilerden de gelen ses aslında bizleri şaşırtmadı.

“Lut dedi ki: Doğrusu ben sizin bu yaptıklarınızdan tiksinmekteyim” ayetine inanan Müslüman olarak ülkemizde bu türden sapkınlıkların yaygınlaştırılmasına karşı olduğumu, nesli koruma mücadelemi sürdüreceğimi ve bu vesileyle Diyanet İşleri Başkanı’nın beyanatında yalnız olmadığını bu ilahi çağrıya gönül vermiş Peygamberler Şehri Urfa’nın bir ferdi olarak bir kez daha bildiriyorum.

Bu sapkın grup ne kadar istemesede Müslümanca yaşamamızı sürdüreceğimizi beyan ediyor, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Şanlıurfa Barolarının İslam’a ve Müslümanlara karşı bu kin dolu açıklamalarını şiddetle kınıyorum.