Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
'Halkın birinci gündemi ekonomik sıkıntılar'
Erbakan şunları kaydetti: "Öncelikle dün Irak'ta operasyonda şehit olan kardeşlerimize  rahmet diliyorum. Cenabı  Hak, bugüne kadar millet olarak verdiğimiz bütün şehitlerimizi de hayırla yad ediyoruz rahmetle anıyoruz. Tabii ki son dönemde yaptığımız toplantılarımızda büyük ağırlıkla Türkiye'deki geniş halk kitlelerinin milyonlarca insanımızın asıl gündemi olan ekonomik sıkıntılar, geçim derdi, yüksek enflasyon, yoksulluk konularını isliyoruz.

Çünkü Bizler Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye'nin dört bir yanında her kademeden teşkilat mensubunun, halkla iç içe esnaf ziyareti, köy taramaları, mahalle ziyaretleri ve buradan elde ettiğimiz veriler aldığımız bilgiler şahit olduğumuz olaylar aslında vatandaşın şu anda büyük ölçüde ekonomik sıkıntılarla boğuştuğunu ve gündeminin asıl 1. maddesinin geçim derdi olduğunu göstermektedir.

Türkiye'de uzun zamandır vatandaş için kırmızı et  almak neredeyse imkansız hale gelmişti en son enflasyon hesaplamalarında TÜİK bildiğiniz gibi Dana etinin enflasyon sepetindeki ağırlığını  azalttı. Çünkü Dana eti artık neredeyse, bir istakoz gibi havyar gibi milyonlarca insan için son derece lüks ve artık tüketmekten uzaklaştığı bir ürün haline gelmiş oldu.  

Milletimiz için Dar gelirli Milyonlar için üzülüyoruz ve bu sebeple bu gerçekleri ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Milletimizin Alım gücü Avrupalı insanların Beşte biri altıda biri Hatta 7'de 1'i seviyesinde. Bu sıkıntıların gerçek olduğunun en önemli göstergelerinden bir tanesi de her zaman verdiğimiz örnekte olduğu gibi bizzat devletin açıkladığı hükümetin açıkladığı son 17 senede Türkiye'de sosyal yardımların 21 kat arttırdığını ifade edilmesidir. 2020 yılında elbetteki pandeminin de etkisi de var. Ama yine de çok yüksek bir oran Hükümet sözcüleri Türkiye'de 3 kişiden biri sosyal yardım aldığını ifade etmiştir. Hükümetimiz bu hayat pahalılığının Enflasyonun bu gıda fiyatlarındaki astronomik artışların sebebi ve sorumlusu olarak stokçuları, aracıları, komisyoncuları, aç gözlü bakkalları, marketleri esnafı suçlu ilan etmesi ve onların üzerine gitmesi düşündürücüdür.

Hepiniz çok iyi biliyorsunuz adeta yağmur gibi yağan zamlar, sürekli artan katlanan fahiş vergiler son 3 senede elektriğin %90, doğalgazın yüzde 63 artmasıdır. Son 1 senede döviz kurlarının %40- 50 oranında değer kazanması artması sürekli olarak Özellikle de üzerindeki vergiler sebebiyle artan akaryakıt fiyatları bunun yanında 19 senelik yanlış tarım politikaları sonucunda Türkiye'de maalesef bu duruma gelinmiştir. Uygun fiyatlı ve bol yerli tarım üretiminin ortadan kalkması, bütün bunların hiç bir tanesinin bu artışlarda suçu yok! Tek suçlu esnaf aç gözlüler komisyoncular aracılar olarak sunuluyor.  Bu elbetteki kamuoyu vicdanında toplum nezdinde karşılık bulmadı."


'Sürdürülebilir fakirlik tüyoları'


Kamuoyunda çok tartışılan bir gazetenin manşetinden alışveriş yapmama  tüyolarına değinen Erbakan, " Bu senaryo kimseye inandırıcı gelmedi olacak ki bu sefer ikinci bir adım daha atıldı. Bu ikinci adım birincisinden maalesef daha da trajikomik; iktidarın gazetelerinden bir tanesinde sürmanşetten 'Sürdürülebilir fakirlik tüyoları' verildi.  Bu gazetenin söz konusu haberi ile Dar gelirli milyonlara, geçim derdi yaşayan milyonlara; markete gittiklerinde kendilerinin veya çocuklarının canının çektiği ürünleri almamanın, almadan çıkmanın yolları anlatıldı.

Gerçekten de Bugünleri de mi görecektik bunları da mı görecektik denilecek noktaya gelmiş olduk. Halkı fakirliği alıştırma metotları, halkın fakirliğe dayanıklı hale getirilmesi çalışması olarak nitelendirebileceğimiz bu durum alışveriş Değil aslında alışveriş yapma ama gidip boş geri dönme Alışveriş yapmadan dönme yöntemi tüyolarını verilmesine şahit olduk.


Ülkemiz Yer altı yer üstü Kaynakları zenginlikleri olmasına rağmen, Avrupa'da pek çok gelişmiş ülkede olmayan genç dinamik üretken bir nüfusa sahip olmasına rağmen bugün gelinen noktada milyonlarca insana, 'en temel ihtiyaçları Gıda ürünleri için markete gittiğinizde nasıl almadan çıkarsınız. Bu fakirlikle nasıl yaşamayı alışırsınız' bunların Yolları gösterilmektedir. Ne Üretim ne yatırım ne İstihdam ne Ticaret ne alışveriş hiçbir şey kalmıyor ve her zaman söylediğimiz gibi kardeşhane ve dostane uyarımızı hem hükümete hem ülkemize milletimize yapıyoruz bu yolun sonu çıkmaz sokaktır." dedi.


Uzay ve havacılık çalışmalarını destekliyoruz ancak…


Erbakan,  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı  Milli Uzay programını desteklediklerini ifade ederek,  "Biz elbetteki yeniden büyük Türkiye'yi oluşturacak bir parça olarak havacılık ve uzay alanında yapılacak çalışmalardan memnun oluruz, bunu açıkça ifade etmek isteriz. Bununla birlikte robotik alanında, Yapay Zeka alanında internet altyapısı kullanan sistemler, teknolojiler ürünler alanında, Türkiye'nin yazılım alanında Elbette ki Lider ülke olmasını isteriz. Bundan memnun oluruz ancak burada iki tane önemli nokta var:

Bunlardan birincisi halkın yüzde 40'ı açlık sınırında, yüzde sekseni yoksulluk sınırında hayat mücadelesi verirken, diğer taraftan ayçiçek yağını kırmızı eti almakta zorlanırken, bu kadar işsiz varken bu çalışmalar oldukça lüks çalışmaları olarak görülmektedir. Öncelikle evdeki yangını söndürmek gerekir diye düşünüyoruz. İkinci bir konuda da bu uzay projesi hangi kaynaklarla finanse edilecek? Bu son derece önemli, çünkü şu anda dış borç geri ödememiz Bir senede 170 milyar dolar. Bunun ödemesi için gene borç alıyoruz.

Son 2 senede genel yönetim borç stoku 450 milyar lira artmış. Sadece Ocak ayında 50 milyar lira Hazine ve Maliye Bakanlığı borçlanmış. Önümüzdeki 4 senede 150 milyar dolar bütçe açığımız var. Böyle bir noktada bu son derece maliyetli Milli Uzay projesinin finansmanı hangi kaynakla karşılanacak?" şeklinde konuştu.


Sivil Anayasa çalışmalarını destekliyoruz


Bir gazetecinin yeni anayasa çalışmaları hakkındaki görüşünü sorması üzerine Erbakan,  "'Yeni Anayasa çalışmalarına Muhalefetin önemli bir kısmı  bir tepkiyle ve dirençle karşılık verdi. Bunu anlamak mümkün değil. Oysa ki iktidarda bulunan Ak Parti ve Aslında iktidar ortağı olarak nitelendirebileceğimiz MHP'nin böyle bir girişimde bulunması makul karşılanabilir. Çünkü daha birkaç ay öncesine kadar Millet ittifakı içindeki partilerin de kendilerinin Oturup kendi aralarında bir anayasa çalışması yaptığı ifade edildi. Dolayısıyla onlar da anayasa çalışması yapmış.

Evet AK Parti ve MHP de yapılabilir en nihayetinde. Bizim Önem verdiğimiz asıl husus;  Meclis dışındaki partilerin de toplumun her kesiminin de oturup karşılıklı olarak konuşup müzakere edip bir milli mutabakat halinde anayasa metnine karar vermesidir. Bu nedenle Biz daha baştan 'Yok demiyoruz. Bunların yapacağı anayasadan hayır gelmez, biz buna karşıyız' diye bir şey söylemedik oturulması müzakere edilmesi gerekir. Dolayısıyla da yerli, milli, sivil, inanç özgürlüğünü, ibadet özgürlüğünü, fikir özgürlüğünü her kesimin insan haklarını garanti altına alacak bir anayasanın yapılması faydalı olacaktır. Ancak Tabii ki Ben yaptım oldu anlayışı ile değil toplumun bütün kesimlerinin mutabakatı ile bir anayasa çalışması yapılmalıdır." ifadelerini kullandı. 


İttifak açıklaması


Son olarak İttifak sorusunu da yanıtlayan Erbakan, "Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Yeniden Refah Partisi olarak Türk siyasi tarihinin en büyük genel kurulunu geçen sene Ankara Arena spor salonunda gerçekleştirdik. Kuruluşundan 11 ay geçtikten sonra siyasi hayatına resmi olarak yeni başlamış bir partinin, 40 binin üzerinde insanla bu büyük kongre yapabilmesi çok muazzam bir olaydır. Bunun yanında şu anda bizim üyelerimiz elimizdeki üye formlarıyla 250.000 seviyesini aşmıştır. Bu Türkiye'de 20 senelik 30 senelik bazı partilerin üyesinden de fazladır. Mecliste grubu bulunan partilerin üye sayısı kadar bir üyedir ve bugün 81 yıl 900'ün üzerinde ilçede teşkilatlanmasını tamamlamış ve Türkiye'deki 200 binin üzerindeki sandığın dörtte birinde yaklaşık 50 bininde sandık başı müşahitlerini belirlemiş, dinamik, güçlü seçimlere en güçlü şekilde hazırlanmaktadır.

Dolayısıyla bizim birinci önceliğimiz kendi gücümüz ile kendi başımıza seçimlere girmek ve inşallah aynen büyük kongremizde yaptığımız gibi yeni bir sürprizi de ikinci bir sürprizi de bu seçimlerde kamuoyuna bütün dünyaya göstermektir. Ancak Tabii ki Türkiye'de siyasetin şartları gereği bildiğiniz gibi Milli Görüş 50 senelik tarihinde koalisyonlar yapmış, seçim ittifakları yapmış ancak bunların hepsinde Milli Görüş belirleyici olmuş, itici güç olmuş, çatı olmuş, ana omurga olmuştur. Dolayısıyla Burada da öyle bir ittifak olması mümkün elbetteki. Toplumun sağ partiler olarak gördüğü nitelediği partilerle bir araya gelmesi bir Sinerji oluşturabilecek diye ifade ettik.

Örneğin 1991 seçimlerinde MHP, İDP ve Refah Partisi'nin yaptığı ittifak sinerji oluşturdu. Bu üç Parti'nin oyları yüzde 13 seviyesindeyken toplama yüzlü 17'ye çıktı, 63-64 milletvekili çıkartıldı. bu şekilde benzemezlerin ittifakı tam tersine bir negatif enerji ve algı oluştururken birbirine yakın partilerin ittifakından bir Sinerji oluşması mümkün ve aynı zamanda da tabii HDP'nin CHP'nin bu ittifak içerisinde olmamasıyla iktidarın elindeki bu argümanın bu silahın elinden alınmış olması mümkün. Bu nedenle öyle bir olasılık olabileceğini ifade ettik. Bugüne kadar da çeşitli partilerle Genel Başkan Yardımcıları düzeyinde temaslarımız görüşmelerimiz oldu.

Tabii siyasi partilerin temaslarında bu konularda gündeme geliyor ve en son da Demokrat Parti Genel Başkanı sayın Gültekin Uysal'ın ziyaretinde de birtakım konularda görüşüldü. Daha ziyade bir nezaket ziyareti kapsamındaydı ancak bundan sonra da biz genel başkan yardımcıları düzeyinde de genel başkan düzeyinde de bu sağ partilerle görüşmelerimizde müzakerelerimize devam edeceğiz. Türkiye'de siyaset için 24 saat çok uzun bir zaman. Neler olacağını da hep birlikte göreceğiz.

Gelişen şartlara göre, değişen konjonktüre göre bir adım atılacak ancak burada ittifaklarda da bizim en önemli kriterimiz daha önce de söylediğimiz gibi milletimizin ülkemizin menfaatidir geleceğidir ve yine hep söylediğimiz milletimizin insanlığın kurtuluş reçetesi  olan Milli Görüş prensiplerine Milli Görüşü kırmızı çizgilerine uygun bir ittifakın yapılmasıdır." dedi.

Editör: Haber Merkezi