Nobel edebiyat ödülü üzerine birkaç kelam

Olympos dağı çocukları ve Hıra Nur Dağı evlatlarının savaşı hep anlatılır. Ve biz Hıra Nur Dağı’ndan gelen davete icabet ettiğimizden beri tarafımızı belli etmişizdir. Tıpkı puta savaş açan İbrahim-i baş kaldırışın kahramanlarında ateşe su taşıyan karınca hikayesinde olduğu gibi övünürüz tarafımız Hıra Nur Dağı diye…

Amma velâkin gelin görün ki söylemlerimiz eylemlerimizi desteklemiyor adeta muhalefet ediyor. Dilimiz konuşuyor ama kalbimiz mûtmaîn olmuyor…

Oysa buyuruyor ki Rahmet Peygamberi Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kişidir. Dilimiz çok güzel diyor lakin elimiz ona uymuyor.

Bir düşünürün dediği gibi “harekette birlik yoksa, fikirde birlik anlamsızdır” günümüzde Müslümanlar arasında ki kopukluk da bundan ileri geliyor.

tablo, iç mekan, nesne, oturma içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu****

Avrupa ve bil hassa Batı dünyasının iki yüzlülüğünü bir kez daha ortaya çıktı ki Kendi gerçek yüzlerini gizleyecek ödüller projeler etkinlikler vs.’lerden biri olan ve sözde tüm dünyanın bağımsız şekilde seçildiğine inandığı Nobel ödüllerinden bilahare bu yıl edebiyat ödülü zihni çarpık fikri katil birine verildi…

Peter Handke…

 “Müslüman’a kin kus, ardından ifade özgürlüğüne dök, ödülü kap” ... Düşüncesi bile mide bulandırır cinsten. Son Nobel edebiyat ödülü sahibi Peter Handle Sırpların Müslümanlara yürüttüğü soykırıma ‘kardeş kavgası’ ‘Sırplar öyle şey yapmaz’ düşüncesi bile çarpık zihniyetin göstergesi.

 Parmaklarına diken batınca ah vah eden Batı dünyası Müslüman coğrafyasında akan kan gölüne sus pus oluveriyorlar. Hafıza-i beşer nisyan ile malul, yakın geçmişimizde Charlie Hebdo saldırında birleşen malum ülkeler; Yeni Zelanda’da amaçları sadece ibadet etmek olan masum günahsız 49 insanı katleden cani için terörist ifadesi bile kullanmaktan imtina ettiler.

Yine çok geriye değil yakın geçmişimizde kıyılarımızda insanlığın ölümünün vurduğu ‘aylan’ bebek için kaç Batılı söz etti acaba. Kucağında evladıyla zulümden kaçan babaya çelme atan sözde gazeteci iki yüzlü Batının asıl yüzünün dışa vurumuydu sadece…

Bizim millet olarak sıkıntımız çabuk unutmamız sanırım. Evet çabuk unutuyoruz, ayrıntılara gereksiz yere defaatle takılıyoruz, ama ‘hemencecik’ unutuveriyoruz.  Oysa yığınla görmemiz gereken üstelik gözümüzün önünde cereyan eden hadiseleri ısrarla görmek istemiyoruz.

Yığın psikolojisi ile atılan her adım, bireysellik işlevini kaybettirir insana.

Zira birey kendi doğrularını evvela kurana sonra sünnete çarpıp çıkan sonuca hareket etmediği müddetçe yazımın yukarısında belirttiğim Hıra Dağı tarafındayız naraları kemiksiz dilimizden öteye kalbimize sirayet etmez. Kalbimize sirayet etmeyen düşünce cansız beden gibi kalır ki, buda cesetten öteye değildir.

Aslında Mesele Peter Handke değil… Peter Handke kendisine yapılmasını emredilen şeyleri yapan ve karşılığında bizim nazarımızda beş para etmez bir ödül alan şahıs…

Mesele Ödül verilenden ziyade bizim bu çarpık zihne ne kadar karşı durduğumuz.

Evvela kendine yolculuk etmeli insan, etmeli ki kendini tanıyabilsin. Kendini tanıyan insan evini mensubu olduğu dini Mübin İslam’a uydurur. Evini düzelten komşusunu düzeltir. Komşusunu düzelten mahallesini, şehrini, ülkesini düzeltir. Zira atalar asırlarca bu düsturla yönettiler bu vatanı.

Öyle ki veren el oldular her daim. Verdiklerini kendilerinden bile gizler idiler. Çünkü fikirleri eyleme dökmekte mahir idiler.

Ez Cümle Bilge Kral İzzet Aliya’nın dediği gibi:

"Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur…"

Türkiye fikirde ve eylemde bir olmalıdır vesselam.