Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuşuyor.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Teşkilatı Toplantısında konuşuyor. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Büyük bir davanın sevdalısı insanlar olarak burada bir aradayız. AK Parti büyük davanın günümüzdeki en önemli temsilcisidir.

Görevimiz ne olursa olsun hepimiz öncelikle bu davanın bir neferiyiz. Bugün söylediğimizi 30 yıl sonra da söylemek durumundayız.

KİBİR ABİDELERİNİN YERİ YOK!

Sadece kendi ajandasına, kariyerine odaklanan kişilerden dava adamı olmaz. Kendi nefsine göre hareket edenlerden dava adamı olmaz.Kibir abidesi olanlardan dava adamı olmaz. Hele hele vatandaşa tepeden bakan kibir abidelerinin bu davada yeri olmaz.

Milleti karşısına alan bizi de karşısına alır. İnsan gönlünü kıranların, biz de partideki görevlerinin kalemini kırarız. 

Yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmeyenler, sadece varlık sebeplerini inkar etmekle kalmaz, aynı zamanda kendi hüsranlarını da hazırlar.

Ülkemizin de AK Parti'nin de kendi gündemi vardır. Kendi gündemimize sahip çıkacağız. AK Parti gündem takip etmez, gündem belirler. İstanbul'un nabzını iyi tutarsak zaten Türkiye'yi de yakalamış oluruz. Bu konuda sizlere büyük görev düşüyor.

SURİYE ÇIKIN  HALKI DEMEDEN ÇIKMAYIZ

Dünyada hangi liderle görüşsek, hepsinin söylediği 'buradan ne zaman çıkacaksınız'. Bizim de kendilerine söylediğimiz şu: Sizin orada ne işiniz var? Bizim 911 kilometre sınırımız var. Sizin sınırınız var mı? Yok. Peki niye oradasınız? 32-33 bin TIR silahı, aracı, mühimmatı siz kime gönderdiniz? Teröristlere. Kim bu teröristler? Enteresan olan ne biliyor musunuz, Kürtler. Nasıl oluyor da bunlar Kürtler oluyor. DEAŞ'a karşı en büyük mücadeleyi veren biziz. El Bab'dan DEAŞ'ı çıkaran biziz. Dünyada böyle mücadele veren 2. ülke yok. Bunun aksini iddia edebilir misiniz dedim. 

Son 4'lü zirvede İngiltere, Fransa ve Almanya ile de bunları konuştuk. Kendilerine açık açık söyledim. Suriye halkı, 'Teşekkür ederiz, siz çıkabilirsiniz' demedikten sonra biz oradan çıkmayacağız.

AKDENİZ MUTABAKATI'NI İMZALADIM

Türkiye Libya ile mutabakat metni hazırladı. Yunanistan'ın sınırlarının daraltılmasına yönelik anlaşma Meclis'imizden geçti. Ben de imzaladım. Böylece şimdi Birleşmiş Milletler'e gönderildi. Böylece, inşallah hem askeri güvenlik hem de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili adımları atmış oluyoruz.

  • malum ülkelerin oyunları bozuldu. Hangi ülkelerin oyunlarının bozulduğunu sizler de biliyorsunuz. Bu oyunlar bozulurken, bir tarafta da Yunanistan, Güney Kıbrıs, zaman zaman İsrail... Bunlar da bir araya geliyorlar. Skandal hareket de yaptılar. Tuttu Libya Büyükelçisini sınır dışı etti. Peki ne oldu, ne kazandın? Şu anda biz Libya'daki kararlı duruşumuzu devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz.

Şimdi Libya ile Türkiye arasında hamdolsun gayet ilginç, gayet güzel bir hat inşa edildi. Ve bu hat üzerinde çevresinde münhasır ekonomik bölge diye ifade ettiğimiz o bölgede, bizim geçmişten bu güne garantör ülke olarak haklarımız var. 

ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ  DURUMU

Son dönemlerde İstanbul'da Şehir Üniversitesi meselesi ortaya çıkardılar. Ve bu Şehir Üniversitesi meselesinin özellikle siyasi ayağında bizim olduğumuzu, bir siyasi ayağında da malum zatın olduğu söyleniyor. Şunu çok açık ve net söylemek durumundayım: Her şeyden önce Şehir Üniversitesi tahsisini başbakanlık dönemimde yapan benim. Tahsisini yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat başbakan olunca, bu tahsisi Şehir Üniversitesi'ne mülkiyete dönüştürmüştür. Türkiye'de hiçbir üniversiteye tapu ile mülkiyet devri yoktur, olmamıştır. Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyorlar değil mi? Öksüz yetimin hakkının kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle Özelleştirme Yüksek Kurulunun Başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Peki yanında kim var? O da bir başka isim, Sayın Babacan var. Başka kim var? Mehmet Şimşek var. Başka kim var, Feridun Bilgin var. Hani bunlar dürüsttü? Dürüstlüğü bunlar kimseye bırakmıyordu. Ben bunu niye anlatıyorum, kim ne olduğunu yaptıklarını öğrenin diye. Ve bunlar Halk Bankasını da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bank'tan bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası bunlara ciddi bir kredi veriyor. Fakat ödeme planlarında maalesef bunlar Halk Bankası'na ödemelerini yapmıyorlar. Tabii ödemelerini yapmayınca Halk Bankası da kendilerini sürekli olarak uyarıyor. Şu anda Halk Bankası'na olan borçları 417 milyon noktasında. Şimdi yapılandıralım diyorlar.

Alacağımız öğrencilerin yapacakları ödemelere ipotek koyun diyorlar. Sen zaten mevcut kotanı doldurmamışsın. Mevcut kotanı doldurmadan, üstelik yeni alacağın öğrencilerle ilgili böyle bir kotayı nasıl oluyor da bankaya teminat olarak veriyorsun? 

Tabii halef-selef olduğumuz cumhurbaşkanı bizi aradı. Siz bu işi arzu ederseniz halledersiniz dedi. Kendisine dedim ki: Temenni ederdim ki, siz benim yerimde olun. Biz geçmişte bankaların nasıl iflas ettiğini biliyoruz. 17 yıldır bizim dönemimizde bankaların hiçbirisi kasayı boşaltmadı. Biz de kasayı boşaltamayız. İşin başından itibaren Ülker Grubu buraya ciddi destekler verdi. Daha sonra Ülker Grubu da buradan çekildi. Ülker Grubu orada bizim verdiğimiz desteklerle ilgili de bizim bu noktadaki desteğimizi açık/net söyledi. 

Editör: Haber Merkezi