Medîne-i Münevvere’nin hicret yurdu olarak tercih edilmesi vahiyle gerçekleşmiştir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyururlar:
“Rüyâmda Mekke’den hurmalık bir yere hicret ettiğimi gördüm. İlk anda oranın Yemâme veya Hecer olduğunu zannettim, ancak orası Medine, Yesrib imiş!” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 45; Müslim, Rüya, 20)
“Hicret yurdunuz bana gösterildi, iki kara taşlık arasında hurmalık bir yer!” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 37)
Mekke ile birlikte iki Harem’den (Haremeyn) biri olan Medine, hicret yurdu olması ve halkının herhangi bir zorlama olmaksızın İslâmiyet’i benimsemesinden dolayı “Kur’an’la fethedilmiş” kabul edilir (Belâzürî, Fütûh, s. 8; İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî, s. 45).
Hicretten sonra Resûl-i Ekrem, “Hz. İbrâhim Mekke’yi harem yaptığı gibi ben de Medine’yi harem yaptım” sözleriyle şehri harem ilân etmiştir (Buhârî, “BüyûǾ”, 53, “Cihâd”, 71, 74; Müslim, “Ĥac”, 454).
KUR’AN İLE FETHEDİLMİŞ ŞEHİR
İmâm Mâlik radıyallahu anh şöyle buyurur:
“Allah Teâlâ, Medîne-i Münevvere’yi Rasûlullah Efendimiz’in hayatı ve vefâtı için seçmiştir. Orası, îmân ve hicret yurdu olarak hazırlanmıştır. Bütün şehirler, hatta Mekke-i Mükerreme bile kılıçla fethedilmiştir ama Medîne-i Münevvere Kur’ân ile fethedilmiştir.”
Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem iki kara taşlıktan bahsetmesi, Medîne-i Münevvere’nin düşman saldırılarına karşı muhâfazalı bir şehir olduğuna işarettir. Zira Medîne’nin sadece kuzey tarafı açıktı, Hendek Harbi’nde oraya da hendek kazılmıştı.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi. İLİM VE İHSAN